SEVGİLİ- AV-SPOR- DOĞU
1 sayfadaki 1 sayfası
SEVGİLİ- AV-SPOR- DOĞU
SEVGİLİ
AMELİYAT YERİ
İki sevgili bir ağacın gölgesinde otururlar.Delikanlının tatlı sözleri arasında bir ara kız sevgilisinin kulağına fısıldar :
-Sevgilim sana apandist ameliyatı olduğum yeri göstereyim.
Delikanlının gözleri parlar.
-Göster canım göster.
Kız eliyle uzak bir yeri göstererek :
-Bak şu ilerde görünen sarı bina var ya, onun üçüncü katı....
BENİ YETERİNCE SEVSEYDİNİZ
Genç bir delikanlı saatlerdir genç kızın peşinden geliyordu.Genç kız dayanamayıp arkasını döndü:
- Neden saatlerdir beni takip ediyorsunuz? diye sordu.
Genç erkek :
-Sizi seviyorum hem de canımdan çok seviyorum!
Genç kız :
-Bak benim arkamdan ablam geliyor, o benden daha güzel benden iş çıkmaz sen ona git..
Delikanlı arkasını dönüp bakınca çok çirkin bir kızın geldiğini görüp sinirlenmiş ve genç kıza dönmüş :
-Neden bana yalan söylediniz?
-Asıl siz bana neden yalan söylediniz? Eğer beni yeterince seviyor olsaydınız dönüp arkanıza bakmazdınız çünkü gözünüz benden başkasını görmezdi!!
GELİN ADAYI
Çöpçatan, damat ve gelin adayını karşılaştırır.Gelin zengin olduğundan damat adayı ufak tefek kusurların bağışlanması için önceden uyarılmıştır.
Gelin adayı odaya topallayarak girer.
Damat adayı çöpçatana bakar :
-Topal bu, der.
Çöpçatan başıyla onaylar.
Damat gelinin saçlarını okşamaya kalkar.Peruk elinde kalır.Çöpçatana bakışlarıyla :
-Kel bu, der.
Çöpçatan başıyla onaylar.
Damat adayı odadaki gümüş takımlara antikalara bakar.Onların da sahte olmasından şüphelenir.Çöpçatanın kulağına fısıldamak ister.
Çöpçatan :
-Rahat konuşabilirsin, duymaz kulağı sağırdır, der.
İKİMİZE DE YETER
Evlenme teklif ettiği kızdan red cevabı alır :
-Ama ben sizi sevmiyorum ki!
Delikanlı istifini bozmadan cevaplar :
-Olsun, benim aşkım ikimize de yeter!
İLK AŞK
Evliliklerinin üstünden henüz bir ay geçmiştir.Mutlu koca genç ve güzel karısına sarılır :
-İlk aşk ne kadar tatlı, ne heyecanlı değil mi?
Genç karısı yanıtlar :
-Evet... ama seni tanıdığıma da memnunum...
TREN BEKLİYORUM
Yeni evli bir çift tren hatlarına yakın bir yerde ev almışlar. Evin beyi her sabah işe gittikten sonra trenler geçmeye baslarmış ve yatak odasında bulunan elbise dolabının kapıları gıcırdarmış.Buna sinirlenen evin hanımı bir sabah eşi gittikten sonra çağırmış marangozu. Adam bakmış :
-Anlamadım bir sorun yok, demiş.
Evin hanımı :
-Ama tren geçerken gıcırdıyor, beni sinir ediyor, demiş.
Marangoz bizimkine :
-İyi, demiş, sen işlerine bak ben dolabın içine girerim. Tren geçsin bir bakayim nerede arıza var.
Kadın :
-Tamam, demiş evin işlerine koyulmuş. Evin reisinin geri geleceği tutmuş bakmış bir çift erkek ayakkabısı kapıda. Dalmış eve aramış taramış yatağın altına bakmış kimse yok. Bizimki açmış elbise dolabını, adamın biri sinmiş bekliyor.
-Ne işin var lan senin burada, demiş bizimki. Adam da ürkek bir sesle cevap vermiş :
-Şimdi tren bekliyorum diycem, ama inanmazsin ki!!!
AV-SPOR
BİR SİZDEN
İki Laz sinek avına çıkmışlar.Dolaşıp ararlarken, birinin alnına bir sinek gelip konmuş.Laz usulca arkadaşına alnındaki sineği göstermiş.Arkasından da Laz hemen namluyu doğrultup ateş etmiş; sineği de, arkadaşını da vurmuş :
-Bir suzden, bir buzden citti, diye söylenmiş.
BOĞA
İki avcı arkadaş yaban ördeği avına çıkmışlardı.Ördeklerin yanına rahatça ürkütmeden varabilmek için bir İnek postuna bürünmeye karar verdiler.
İki arkadaştan sadece İneğin ayakları tarafında yürüyenin tüfeği vardı.Etrafı gözleyerek yavaş yavaş ilerliyorlardı.
Bir ara arkadaki heyecanla seslendi :
-Çabuk tüfeği bana ver, çabuk!
Öbürü şaşkınlıkla sordu :
-Ne o, sürü arkada mı yoksa?
Beriki sabırsızlıkla :
-Ne sürüsü yahu! dedi.Arkadan bir boğa dörtnala üstümüze geliyor.
HAVA
Boks maçı hayli heyecanlı geçiyordu.İki boksör ringde kıyısıya dövüşüyorlardı.Ama birinin durumu pek kötüydü. Gözkapakları kapanmış, yüzü gözü kan içinde kalmıştı, yumrukları havayı dövüyor, bir teki bile rakibine değmiyordu.
Raund arasında menejerine sordu :
-Maçı alma şansım va mı?
Menejeri bir yandan terini kurularken :
-Elbette var, diye cevap verdi.Sen havayı dövmeye devam et
.Böylelikle herifi zatüreden öldürbilirsin...
BEKTAŞİ
BİR GÜN FAZLA TUTMUŞ
Adama sormuşlar :
-Kaç gün oruç tuttun?
-Hastalığım nedeniyle, ancak bir gün tutabildim!
Aynı soruyu, orada bulunan Bektaşiye sorunca, hiç istifini bozmadan
yanıt vermiş :
-Bu arkadaş benden bir gün fazla tutmuş!
İYİ RÜYALAR
Mevlevi, Bektaşi ve Softa yemekten sonra ikram edilen bir tepsi baklava için rüyaya yatarlar.En hayırlı düşü gören baklavayı alacak. Öneri kabul edilir. Yatar, uyurlar. Sabah olunca Sofu :
-Ne düş gördünüz anlatın bakalım?, der.
Mevlevi sikkesini başına geçirerek :
-Hayırdır inşallah göklere çıktım, der.
Hoca da :
-Ben ise düşümde cennete gittim, der.
Bektaşi :
-Erenler, ben de gece birinizin göklere uçtuğunu, diğerinizin de cennette gezdiğini görünce, artık bunlar fani dünyaya dönmezler diyerek kalkıp baklavayı temizledim!, der.
DOĞU
İŞ İNADA BİNDİ
Ömründe hiç teravih namazı kılmamış olan bir yörük, bir gün, caminin önünden geçerken, adamın birisi :
-Namaz vakti nereye gidiyorsun? demiş.Sen müslüman değil misin?
Yörük ne desin?"Bari şu namazı kılıvereyim de öyle gideyim" diyerek camiye girmiş.Gelgelelim, aklı dışarıda, hayvanlarında.Üç beş rekat namaz kılmış, bakmış, biteceği yok.
Dışarı çıkıp oğluna seslenmiş :
-Oğlum, hayvanlara mukayyet ol.İmamla iş inada bindi.
İT KIRKIYORUM
Batı'nın "sinek avlamak" deyimi yerine, Doğuda "it kırkmak" deyimi kullanılır.
Berberin biri bir müşterisini traş ederken, yoldan geçen biri hal hatır sormuş :
-İşler nasıl?
Son zamanlarda işleri kesat olan berber cevap vermiş :
-Görüyorsun işte; it kırkıyorum.
KAZANAN KİM
Ağa ile ırgatı köyden kasabaya giderken...Bir ara ağanın aklına birmuziplik geldi :
-Bak, dedi, şu yol kenarında ineklerin bıraktığı tezekleri yersen...Bu arabamı da, atları da, koşumları da sana veririm.Senin olsun.
Irgat gıcır gıcır arabayı, atları, koşumları görünce, düşünmedi bile...Tezeğin hepsini yiyip bitirdi.
Kasabaya gittiler, alışveriş yaptılar, dönerken...Ağa birden düşünceye daldı."Muziplik derken, araba da, at da, koşumlar da gitti"diye :
-Bana bak, dedi, arabayı, atları, koşumları geri istiyorum.Kaça verirsin?
-Para filan istemem.Aldığım fiyata veririm,ağa...
-Yani?
-Yanisi şu ; Bak karşı kenarda duran tezekleri gördün mü?Sen de onları ye!Al arabayı, atları koşumları!...
Baktı başka çare yok, ağa da eğildi, zorlana zorlana yedi tezekleri...
Tam köye yaklaştıkları sırada ırgat gülmeye başladı kendi kendine...
-Ne gülüyorsun, diye sordu ağa, bir şey mi var?
-Nasıl gülmem, ağam?Biz yola çıkarken bu araba da, bu atlar da, bu koşum da senindi.Şimdi yine senin...Peki, öyleyse biz o tezekleri niye yedik?
KİM ŞİŞTİ
Küçük bir otomobilde giderken, yol kenarında işaret eden bir köylü gördü.Bu sıcakta onu arabaya almanın vicdan borcu olduğuna inanıp durdu.Ama köylü çekingenlik gösterdi :
-Sağolun...Şey...İneğim de var da... Birlikte gelmemiz gerek...
-Aaa o olmadı işte...ineği ne yapacağız?
-Bağlarız arkaya...
-Olur mu hiç?Ben gazladım mı, bağ kopar, inek geride kalır, gideriz biz.
-Yok yok, merak etmeyin! yetişir bize...
Köylü öyle ısrar ettiki sonunda ineği bağladılar otomobilin arkasına
...Ve hareket ettiler.Kilometre saati giderek yükseliyordu :
10...20...30...40...inek oralı değildi.Arabanın hızına uyarak koşuyordu...Araba hızlanıyordu :
50...60...80...90...inek yine koşuyordu aynı tempoda...Arabayı kullanan bayağı sinirlenmişti...Birden gazladı :
100...120...Derken 150 kilometreye çıktığında...Köylüye döndü :
-Bak seninki şişti.Dili dışarı çıktı.
-Ne şişmesi! Şişmekten değil dilini dışarı çıkarması...Sen yavaş gidiyorsun da sollamak istiyor bizi.Diliyle işaret verip yol istiyor.
SAKIN YEME
Diyarbakır tren garından İstanbul'a gelmek için yola çıkmıştı Haso ile Reşo.Trende birlikte yolculuk yaptıkları bir yolcuyu muz yerken gördüklerinde, muzun ne menem bir şey olduğunu merak ettiler.Trenin durduğu ilk istasyonda birer muz satın aldılar. Tedbir olsun diye Reşo :
-Haso, sen yemeyesen ben yiyacağım bana birşey olursa sen yardımcı olacaksın, der.Reşo muzu ısırır ısırmaz tren tünele girer. Reşo bağırır :
-Ula Haso sakın yemeyesen, ben yemişem, kör olmuşam!
AMELİYAT YERİ
İki sevgili bir ağacın gölgesinde otururlar.Delikanlının tatlı sözleri arasında bir ara kız sevgilisinin kulağına fısıldar :
-Sevgilim sana apandist ameliyatı olduğum yeri göstereyim.
Delikanlının gözleri parlar.
-Göster canım göster.
Kız eliyle uzak bir yeri göstererek :
-Bak şu ilerde görünen sarı bina var ya, onun üçüncü katı....
BENİ YETERİNCE SEVSEYDİNİZ
Genç bir delikanlı saatlerdir genç kızın peşinden geliyordu.Genç kız dayanamayıp arkasını döndü:
- Neden saatlerdir beni takip ediyorsunuz? diye sordu.
Genç erkek :
-Sizi seviyorum hem de canımdan çok seviyorum!
Genç kız :
-Bak benim arkamdan ablam geliyor, o benden daha güzel benden iş çıkmaz sen ona git..
Delikanlı arkasını dönüp bakınca çok çirkin bir kızın geldiğini görüp sinirlenmiş ve genç kıza dönmüş :
-Neden bana yalan söylediniz?
-Asıl siz bana neden yalan söylediniz? Eğer beni yeterince seviyor olsaydınız dönüp arkanıza bakmazdınız çünkü gözünüz benden başkasını görmezdi!!
GELİN ADAYI
Çöpçatan, damat ve gelin adayını karşılaştırır.Gelin zengin olduğundan damat adayı ufak tefek kusurların bağışlanması için önceden uyarılmıştır.
Gelin adayı odaya topallayarak girer.
Damat adayı çöpçatana bakar :
-Topal bu, der.
Çöpçatan başıyla onaylar.
Damat gelinin saçlarını okşamaya kalkar.Peruk elinde kalır.Çöpçatana bakışlarıyla :
-Kel bu, der.
Çöpçatan başıyla onaylar.
Damat adayı odadaki gümüş takımlara antikalara bakar.Onların da sahte olmasından şüphelenir.Çöpçatanın kulağına fısıldamak ister.
Çöpçatan :
-Rahat konuşabilirsin, duymaz kulağı sağırdır, der.
İKİMİZE DE YETER
Evlenme teklif ettiği kızdan red cevabı alır :
-Ama ben sizi sevmiyorum ki!
Delikanlı istifini bozmadan cevaplar :
-Olsun, benim aşkım ikimize de yeter!
İLK AŞK
Evliliklerinin üstünden henüz bir ay geçmiştir.Mutlu koca genç ve güzel karısına sarılır :
-İlk aşk ne kadar tatlı, ne heyecanlı değil mi?
Genç karısı yanıtlar :
-Evet... ama seni tanıdığıma da memnunum...
TREN BEKLİYORUM
Yeni evli bir çift tren hatlarına yakın bir yerde ev almışlar. Evin beyi her sabah işe gittikten sonra trenler geçmeye baslarmış ve yatak odasında bulunan elbise dolabının kapıları gıcırdarmış.Buna sinirlenen evin hanımı bir sabah eşi gittikten sonra çağırmış marangozu. Adam bakmış :
-Anlamadım bir sorun yok, demiş.
Evin hanımı :
-Ama tren geçerken gıcırdıyor, beni sinir ediyor, demiş.
Marangoz bizimkine :
-İyi, demiş, sen işlerine bak ben dolabın içine girerim. Tren geçsin bir bakayim nerede arıza var.
Kadın :
-Tamam, demiş evin işlerine koyulmuş. Evin reisinin geri geleceği tutmuş bakmış bir çift erkek ayakkabısı kapıda. Dalmış eve aramış taramış yatağın altına bakmış kimse yok. Bizimki açmış elbise dolabını, adamın biri sinmiş bekliyor.
-Ne işin var lan senin burada, demiş bizimki. Adam da ürkek bir sesle cevap vermiş :
-Şimdi tren bekliyorum diycem, ama inanmazsin ki!!!
AV-SPOR
BİR SİZDEN
İki Laz sinek avına çıkmışlar.Dolaşıp ararlarken, birinin alnına bir sinek gelip konmuş.Laz usulca arkadaşına alnındaki sineği göstermiş.Arkasından da Laz hemen namluyu doğrultup ateş etmiş; sineği de, arkadaşını da vurmuş :
-Bir suzden, bir buzden citti, diye söylenmiş.
BOĞA
İki avcı arkadaş yaban ördeği avına çıkmışlardı.Ördeklerin yanına rahatça ürkütmeden varabilmek için bir İnek postuna bürünmeye karar verdiler.
İki arkadaştan sadece İneğin ayakları tarafında yürüyenin tüfeği vardı.Etrafı gözleyerek yavaş yavaş ilerliyorlardı.
Bir ara arkadaki heyecanla seslendi :
-Çabuk tüfeği bana ver, çabuk!
Öbürü şaşkınlıkla sordu :
-Ne o, sürü arkada mı yoksa?
Beriki sabırsızlıkla :
-Ne sürüsü yahu! dedi.Arkadan bir boğa dörtnala üstümüze geliyor.
HAVA
Boks maçı hayli heyecanlı geçiyordu.İki boksör ringde kıyısıya dövüşüyorlardı.Ama birinin durumu pek kötüydü. Gözkapakları kapanmış, yüzü gözü kan içinde kalmıştı, yumrukları havayı dövüyor, bir teki bile rakibine değmiyordu.
Raund arasında menejerine sordu :
-Maçı alma şansım va mı?
Menejeri bir yandan terini kurularken :
-Elbette var, diye cevap verdi.Sen havayı dövmeye devam et
.Böylelikle herifi zatüreden öldürbilirsin...
BEKTAŞİ
BİR GÜN FAZLA TUTMUŞ
Adama sormuşlar :
-Kaç gün oruç tuttun?
-Hastalığım nedeniyle, ancak bir gün tutabildim!
Aynı soruyu, orada bulunan Bektaşiye sorunca, hiç istifini bozmadan
yanıt vermiş :
-Bu arkadaş benden bir gün fazla tutmuş!
İYİ RÜYALAR
Mevlevi, Bektaşi ve Softa yemekten sonra ikram edilen bir tepsi baklava için rüyaya yatarlar.En hayırlı düşü gören baklavayı alacak. Öneri kabul edilir. Yatar, uyurlar. Sabah olunca Sofu :
-Ne düş gördünüz anlatın bakalım?, der.
Mevlevi sikkesini başına geçirerek :
-Hayırdır inşallah göklere çıktım, der.
Hoca da :
-Ben ise düşümde cennete gittim, der.
Bektaşi :
-Erenler, ben de gece birinizin göklere uçtuğunu, diğerinizin de cennette gezdiğini görünce, artık bunlar fani dünyaya dönmezler diyerek kalkıp baklavayı temizledim!, der.
DOĞU
İŞ İNADA BİNDİ
Ömründe hiç teravih namazı kılmamış olan bir yörük, bir gün, caminin önünden geçerken, adamın birisi :
-Namaz vakti nereye gidiyorsun? demiş.Sen müslüman değil misin?
Yörük ne desin?"Bari şu namazı kılıvereyim de öyle gideyim" diyerek camiye girmiş.Gelgelelim, aklı dışarıda, hayvanlarında.Üç beş rekat namaz kılmış, bakmış, biteceği yok.
Dışarı çıkıp oğluna seslenmiş :
-Oğlum, hayvanlara mukayyet ol.İmamla iş inada bindi.
İT KIRKIYORUM
Batı'nın "sinek avlamak" deyimi yerine, Doğuda "it kırkmak" deyimi kullanılır.
Berberin biri bir müşterisini traş ederken, yoldan geçen biri hal hatır sormuş :
-İşler nasıl?
Son zamanlarda işleri kesat olan berber cevap vermiş :
-Görüyorsun işte; it kırkıyorum.
KAZANAN KİM
Ağa ile ırgatı köyden kasabaya giderken...Bir ara ağanın aklına birmuziplik geldi :
-Bak, dedi, şu yol kenarında ineklerin bıraktığı tezekleri yersen...Bu arabamı da, atları da, koşumları da sana veririm.Senin olsun.
Irgat gıcır gıcır arabayı, atları, koşumları görünce, düşünmedi bile...Tezeğin hepsini yiyip bitirdi.
Kasabaya gittiler, alışveriş yaptılar, dönerken...Ağa birden düşünceye daldı."Muziplik derken, araba da, at da, koşumlar da gitti"diye :
-Bana bak, dedi, arabayı, atları, koşumları geri istiyorum.Kaça verirsin?
-Para filan istemem.Aldığım fiyata veririm,ağa...
-Yani?
-Yanisi şu ; Bak karşı kenarda duran tezekleri gördün mü?Sen de onları ye!Al arabayı, atları koşumları!...
Baktı başka çare yok, ağa da eğildi, zorlana zorlana yedi tezekleri...
Tam köye yaklaştıkları sırada ırgat gülmeye başladı kendi kendine...
-Ne gülüyorsun, diye sordu ağa, bir şey mi var?
-Nasıl gülmem, ağam?Biz yola çıkarken bu araba da, bu atlar da, bu koşum da senindi.Şimdi yine senin...Peki, öyleyse biz o tezekleri niye yedik?
KİM ŞİŞTİ
Küçük bir otomobilde giderken, yol kenarında işaret eden bir köylü gördü.Bu sıcakta onu arabaya almanın vicdan borcu olduğuna inanıp durdu.Ama köylü çekingenlik gösterdi :
-Sağolun...Şey...İneğim de var da... Birlikte gelmemiz gerek...
-Aaa o olmadı işte...ineği ne yapacağız?
-Bağlarız arkaya...
-Olur mu hiç?Ben gazladım mı, bağ kopar, inek geride kalır, gideriz biz.
-Yok yok, merak etmeyin! yetişir bize...
Köylü öyle ısrar ettiki sonunda ineği bağladılar otomobilin arkasına
...Ve hareket ettiler.Kilometre saati giderek yükseliyordu :
10...20...30...40...inek oralı değildi.Arabanın hızına uyarak koşuyordu...Araba hızlanıyordu :
50...60...80...90...inek yine koşuyordu aynı tempoda...Arabayı kullanan bayağı sinirlenmişti...Birden gazladı :
100...120...Derken 150 kilometreye çıktığında...Köylüye döndü :
-Bak seninki şişti.Dili dışarı çıktı.
-Ne şişmesi! Şişmekten değil dilini dışarı çıkarması...Sen yavaş gidiyorsun da sollamak istiyor bizi.Diliyle işaret verip yol istiyor.
SAKIN YEME
Diyarbakır tren garından İstanbul'a gelmek için yola çıkmıştı Haso ile Reşo.Trende birlikte yolculuk yaptıkları bir yolcuyu muz yerken gördüklerinde, muzun ne menem bir şey olduğunu merak ettiler.Trenin durduğu ilk istasyonda birer muz satın aldılar. Tedbir olsun diye Reşo :
-Haso, sen yemeyesen ben yiyacağım bana birşey olursa sen yardımcı olacaksın, der.Reşo muzu ısırır ısırmaz tren tünele girer. Reşo bağırır :
-Ula Haso sakın yemeyesen, ben yemişem, kör olmuşam!
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz